31 Temmuz 2012 Salı

Piruze Şam'da Bir Türk Gelin

Sinan Akyüz'ün 2011'de çıkardığı ve benim yeni bitirdiğim kitap, kadın olmanın, hele ki Arap ülkelerinde kadın olmanın zorluklarından bahsediyor.

Kitap çok akıcı, sade bir dil kullanılmış. Boş olduğum bir günde bitirdim. Evet evet tam 1 günde bitirdim :)

Kitabın methini eltim Burcu'dan duymuştum. Biz okuduğumuz kitaplardan bahsederiz onunla. Ben Mucizeler Dükkanını okurken, bu kitabı okuduğundan bahsetmişti, kitapçıya gittiğim bir gün de rafta görünce dayanamadım aldım. Bütün kitaplar benim olmalı, hepsi rafımda durmalı :) Tabi güzel bir raf yaptırmak şartıyla önce :))

Gelelim hissettiklerime. Kitabı bir solukta okudum ve okudukça Piruze'nin kocasına sinirlendim sinirlendim durdum. Elimde olsa adamı öldüresiye döveceğim yani o kadar !!! Severek evlendiğin o adam ne hallere bürünüyor sonradan... Hatta sinirimi yenemedim, Burcuyu aradım "bak gördün mü neler neler yapmış pislik adam!!!" diye bir de onunla konuştuk :)) Hani yaşlı kadınlar dizi izlerken kendini tutamaz konuşur ya o misal :)))

Kitabın sonu beni hayal kırıklığına uğrattı ama, sen o kadar hevesle kitabı oku, sonra pat diye bitirsinler... Hani ağlak bir filme gittiğinizde filmin son sahnesinde salya sümük ağlarsınız da, pat diye ışıklar yanar ya, siz kalırsınız orda yakalanmış hamam böceği gibi :))) Kitabın sonu da öyleydi, doya doya ağlayamadım :)))

Ve arka kapak:

"Erkeklere 'Bu evde eksik oları sensin' dediğimizde, adamların yüzleri asılıyor. Biz kadınları, çok film izlemekle suçluyorlar. Keşke evlendikten sonra da ellerimizi tutabilselerdi. Başımızı dizlerinin üzerine yatırıp saçlarımızı okşasalardı. Erkekler evlendikten sonra bunları neden yapmıyorlar? Sahi, bunlar hep filmlerde mi yaşanıyor?"
Derlermiş ki, bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine. Çağlar içinde yankı bulan, eski bir çare ile zincirlidir ötekine.
Yaşadığı acı gerçeklerden kurtulmak için Şamlı bir kocanın elinden Türkiye'ye kaçan genç bir kadının oğullarına kavuşmak için verdiği mücadelenin hüzün dolu hikâyesi, hafızalarınızdan kolay kolay silinmeyeceğe benziyor.
İki Kişilik Yalnzılık, Sevmek Zorunda Değilsin Beni, Yatağımdaki Yabancı gibi çok okunan kitapalrın yazarı Sinan Akyüz'ün kaleminden genç yaşta Şam'da gelin olan Piruze'nin gerçek yaşamöyküsünü soluk soluğa okuyacaksınız....



Yazar:Sinan Akyüz

Sayfa Sayısı: 453
Baskı Yılı: 2012
Dili: Türkçe
Yayınevi: Alfa Yayıncılık

27 Temmuz 2012 Cuma

Billur Erez'in oğlu hoşgeldi :)



Taç azcık görünüyor ama tanıdık geldi mi :))) Ben bu siparişi yapmaktan çok mutlu oldum, Billur hanım da çok beğenince yaptıklarımızı (Uğur Bora bebek için yapılanlar), tadından yenmedi doğrusu :)))

Çok mutlu bir aile tablosu değil mi, inşallah hep böyle mutlu olurlar hayat boyu :)

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Kapı süsü isimlik ve Lohusa Tacı - Uğur Bora





 
Sevgili Billur hanımın bu çarşamba günü yapacağı doğum öncesi hemencecik kapı süsü ve lohusa tacı yapıverdik :)

Kendisiyle ürünler konusunda mailleşmek çok zevkliydi, ne istediğini bilince ve bazı konularda da seçimi güvenerek bana bırakınca sipariş hemen oturdu ve başladım kesmeye :)

Süslerin kısa zamanda bitmesi gibi bir çırpıda bitiveren bir doğum diliyorum kendisine, bebişimiz de mutlu huzurlu sağlıklı olsun inşallah...

Resimleri çok güzel çekememişim, biraz bulanık olmuş sanki değil mi? Göndermeden önce bir kez daha denerim olmazsa.

Bu arada lohusa tacımızı bilen bilir. Sevgili Rengim Design'ın daha önce Emir bebek için yaptığı bir model. Kendisinden izin almadan yaparsam içime sinmezdi, o yüzden rica ettim, o da fikrin annelere ait olduğunu, kendisinin sadece uyguladığını belirterek olgunlukla iznimi kabul etti. Zaten kendisini çok seviyordum, daha da bir sevdim :))



19 Temmuz 2012 Perşembe

Sizden Gelenler - Toprak


































Sevgili Sema hanım, Toprak beyimizin süsünü resimlemiş, çok da güzel olmuş, fotoğraf çekmek konusunda biraz yardımını almalıyım sanırım :) Küçük beyle de resmini gönderecek inşallah, onu da yayınlayacağım :))

Bugün sıcaktan ve yorgunluktan dolayı kötü başlayan bir gündü, ama öğlenden beri çok güzel gelişmeler oluyor, pek sevindirik oldum, kıpır kıpırım :))

17 Temmuz 2012 Salı

Gökkuşağı kapı süsü - Toprak

































Toprak bebek için daha önce bahsettiğim kapı süsümüz artık yola çıkmaya ve odasını süslemeye hazır. A harfinin üstüne bir de nazar boncuğu kondurdum, nazar değmesin :))

Rengarenk bir hayatı olması dileklerimle...

13 Temmuz 2012 Cuma

Gökkuşağı kapı süsü - Toprak


Daha önce Kuzey bebek için yaptığım gökkuşaklı kapı süsünden bu sefer Toprak bebek için hazırlıyorum. İsmi hazır haftasonu da gökkuşağını süslü püslü hazırlar bitiririm.

Şimdiden herkese iyi tatiller :)

Bir Yumak Mutluluk

Kitaplara devam. Dün itibariyle bitirdiğim Bir Yumak Mutluluk kitabı yine beni hem hüzünlendirip hem mutlu etti. Farklı insanların hayat hikayeleriyle örülü kitapta hep kendinizden bir parça buluyorsunuz. Kitabın en güzel yönü de hep mutlu sonla bitmesi :)

Kitapta yapılan iyiliklerle ilgili bir bölüm var mesela, isimsiz biri bu kişilere iyilikler yapıyor, kimine para gönderiyor, kimine elbise falan filan. Keşke benim de öyle bir tanıdığım olsa da, sihirli çubuğunu bir sallasa, herşey birden güzelleşse...

Aslında benim bu iyilik yapan isimsiz şahıs isteğim yeni değil :) Üniversite son sınıfta okurken kaldığım yurtta olanlara artık daha fazla tahammül edemeyip oda arkadaşımla ev arayışına çıkmıştık. Ankara'da Bahçelievler'de. Bilen bilir, evler eski ama fiyatlar yüksektir. Ödeyebileceğimizi düşündüğümüz rakamlar çok komik kalmıştı :) Artık o kadar yorulmuştuk ki, tek dileğimiz "Bizim şu halimizi gören yaşlı bir amca gelse dese ki, 'kızlar halinize acıdım, benim şurda bir evim var, gelin siz kalın' "   :))))  O yüzden her Bahçelievler'e gidişimde aklıma bu gelir ve gülerim :)


12 Temmuz 2012 Perşembe

Keçe satışı...

Duyduk duymadık demeyin!!!!

Çok yakında keçe satmaya başlıyorum, şu anda hazırlık aşamasındayım.

Canlı canlı ve rengarenk keçelerinizi artık benden temin edebilirsiniz. Üstelik kendim de keçeyle uğraştığım için renkler ve yumuşaklık konusunda da yardımcı olabilirim. 


11 Temmuz 2012 Çarşamba

Dur Gitme...

 

Özgün'ün slow parçalarını çok seviyorum ilk çıktığından beri. Bu da bir o kadar güzel, insanı durduk yere (!!!) ağlatabiliyor...

10 Temmuz 2012 Salı

İçimden taştı...

Bazen kendiniz hakkındaki şeyleri, size başkasının söylemesi, insanda duvara çarpmış etkisi uyandırıyor. Konuyla hiç alakanız yokken, bir başkası hakkında konuşurken pat diye "sen de soğuk görünüyorsun" deyince şok oluyor insan, kal geliyor, birşey diyemiyorsun, "yani" diye anlamsız bir kelime çıkıyor ağzından sen bile farkında olmadan :)

Bazı insanlar ne söyleseniz önemsemez, takmaz. Ama bazıları da daha kırılgan, daha naif olur. Ben ikinci cinstenim. Birlikte alışverişe çıktığım arkadaşlarıma, seçtikleri ürünü beğenmesem bile o beğendiyse, beğenmiş gibi davranır onu desteklerim. Sonuçta ben giymeyeceğim, o giyecek. Belki hafiften bir gaza ihtiyacı vardır, ben de onu veririm yavaş yavaş. Konu hayatla ilgiliyse doğruyu yanlışı tek tek belirtirim o ayrı mevzu. Ama doğru ama yanlış... Ben arkadaşlarıma bu inceliği gösterirken, pat diye böyle bir laf duymak şaşırttı gerçekten...

Neyse, önemli olan önce sıcak davranıp da ilişkinizin bir yere gitmediği aslında soğuk olan insanlardan olmak değil, önce soğuk gözüküp, tanıdıkça çok sıcak olan insanlardan olmak bana göre. Çok şükür ki yine ikinci kategoriye giriyorum :)


 * Resim alıntıdır.
 

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Üzgün baykuş


Çok keyifsiz olduğum bu günde, şaşkın ve üzgün baykuşumla yapayalnız karşılıklı oturuyorum. Aylardır aklımda olan baykuşlardan ilki bu oldu, ters bir zamana doğdu, umarım kardeşleri için de böyle olmaz...

Elimin içi kadar büyüklüğü var, yaka süsü olarak kullanmayı düşünüyorum. Ya da arabama ayna süsü yapayım her sabah bakışırız üzgün üzgün. Nasılsa önümüzdeki 5 gün ve belki daha da uzun böyle üzgün geçecek.

6 Temmuz 2012 Cuma

İsim afişi (banner) - Nisa

İşte dün bir parçasını yayınladığım diğer duvar afişimiz. Nisa ay anlamına geldiği için biraz gece ve ay temalı çalışmak istedim. Harfler gece mavisi keçelerin üzerine el ile dikildi. Koca gözlü aylarımızı da dünden tanıyorsunuz zaten :)

 Bu perçin işini çok sevdim, o yüzden biraz daha detaylı halini de aşağıya ekledim :)


5 Temmuz 2012 Perşembe

Ayın gülen yüzü :)

Bir diğer duvar afişi için koca gözlü pofuduk aylarımız hazır :) Kooocaman oldu boyları, tamam abartmayalım, 17 cm sadece, insan kendi yapınca gözünde kocaman gözüküyo :) Annelik de böyle birşey heralde, herkesin çocuğı bir numara :))

Aslında harfler de hazır. Birleştirmesi kaldı bir tek. 
























Bunlar da dün bahsini ettiğim Tchibo delme perçinleme ikilisi ve hediye perçinleri. Pembiş pembiş en sevdiğim aletlerimden, bir de kol kası gerektirmese süper olacak :)

4 Temmuz 2012 Çarşamba

İsim afişi (banner) - Yağmur






















"Bahçelerde börülce, oynar gelin görümce" Ayşegül'ün yeğeni Yağmur için böyle bir duvar süsü hazırladım. Aslında yağmur damlalı bir şey düşünmüştüm, ama sonra dedim ki, bu kız hayatı boyunca zaten yağmur damlalarıyla boğuşacak :) O yüzden yağmurdan sonra gelen gökkuşağı renklerine çevirelim...

Her harf çiçeklerini birbirine bağlamak için Tchibo'dan geçen sene aldığım pembiş perçin ve zımba setini kullandım. Tchibo'dan resmi kaldırılmış. Evde resmini çekip bir sonraki yayında sergilerim artık perçinciklerimi. Biraz kol kası gerektiriyor ama kendileri :) Bu arada çiçeklerin boyutu da yaklaşık 20 cm.

Çocuklarınızın duvarına, bebek karyolalarının yanına, ya da doğum günü için duvara asılabilecek hoş bir hediye bence. Güle güle kullanın :)

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Herkescikler tatile mi kaçtı??

Yaz geldi bloglar sustu, herkes tatilde mi gerçekten :( Ya da sıcaklardan dolayı kollar kalkıp da bir iş üretemez mi olduk, hevesimiz kaçtı sanki :)

O zaman bu aralar okuduklarımızı, izlediklerimizi paylaşalım.


Debbie Macomber'in malum Küçük Mucizeler Dükkanı'nı okumayan kaldı mı? Kalmasın, herkes okusun...

Benim ruhen öylesine çökmüş bir dönemime denk geldi ki, 2 günde bitirdim kitabı. İlaç gibiydi, huzur doldum, gözlerimde yaşlarla okudum. 4 arkadaşın hikayeleri içimi sızlattı, tabi sonunun mutlu sonla bitmesi içimize su serpti :) Yoksa ağla ağla ne hale gelirdik...

Üstelik tam da işten ayrılma düşünceleri kafamın içinde bir o yana bir bu yana zıplayıp dururken, hatunun herşeyi silip yeni bir dükkan açması da bu kadar mı tesadüf olur arkadaş :))) Feyz almak lazım değil mi şimdi :))






...

Uzun zamandır ara verdiğimiz sinema seanslarımıza da çocuk filmlerimizle devam ettik bu aralar. Evde çocuk mocuk yok ama, biz animasyon filmlerini kaçırmıyoruz. Bu filmlerin çocuklar hangi esprisini anlıyor da gülüyor anlamış değilim, hep büyüklere yönelik muhabbetler. Gece geç saatte gidince çocuklar da olmadığı için hep büyükler oluyor zaten :)


İlk filmimiz Madagaskar 3. Bu serinin hepsi çok komikti zaten, ama özellikle bu son filmde gül gül öldük :))) Penguenler diğer filmlerde olduğu gibi burda da çok komikti, ama adanın kendi kendini kral eden tiplemesi Kral Julien bu kez başroldeydi bence, hele ki sirk ayısıyla olan ilişkisi hepimizi kırdı geçirdi :)) İzleyenlerin şu anda güldüğünü tahmin edebiliyorum. İzlemeyenler varsa bunu da kaçırmayın bence :)




















...

Bir diğer filmimiz Buz Devri 4. Aslında beklediğim etkiyi yaratmadı bende. Gerçi salon çok güldü :)

Galiba filme girmeden önce eşimle yaşadığımız saçma sapan tatsızlık tadımızı kaçırdığı için ben keyif alamadım. Yine de diğer filmlerini izlediyseniz bunu da izleyin ki tamamlansın olay.

Çok keyif almadım dedim ama Sid yine başroldeydi kuşkusuz, keyfim olaydı ne gülerdim :))))









...

Veee son olarak dün akşam izlediğimiz Pamuk Prenses ve Avcı. Görsellik olarak ben çok beğendim, sahnelerdeki efektler hiç bilgisayar ortamında hazırlanmış gibi durmuyordu, gayet başarılıydı. Filiz bunu beğendi :)

Charlize Theron yine güzelliğini konuşturmuş. Ama iş güzelliğini filme katmakta kalmamış tabi, oyunculuğunu da beğendim. Diğer filmlerinden daha başarılı bir rol sergilemiş bence. Hollywood'un güzel kadınlarının sadece "hahah hihihih gülelim dans edelim biz hep güzel çıkalım" muhabbeti bu filmde yok. Oyunculuk ön planda. E kadın zaten güzel, diyecek laf yok...

Kristen Stewart da vampir serisinden çok farklı değildi aslında. Vampir serisi filmlerindeki tiklerini biraz azaltmış o kadar :) Yoksa yine boş boş bakan, konuşmayan bir ifadesi vardı. Sadece filmin sonuna doğru askerleri coşturan bir sahnesi var, onun dışında aman aman bir rolü yok. Ama prenses işte, napıcan :)))

Veee benim adamım, Chris Hemsworth... Thor filmiyle çok beğenmiştim zaten kendisini, ama orda devasa hayvansı vücudu konuşmuştu, burda duygusal yönünü de ön plana çıkarmış ve tabii ki çok da yakışmış... Filmin sonu biraz boş kaldı gibi, prensesle en azından bir sarılma bekledim, olmadı :(

Yine de kendisine burdan tebrik ve sevgilerimi sunuyorum :)))

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...