28 Haziran 2012 Perşembe

Heppi börtdey tu yuuu...


Uzakta olan canım ablam, doğum günün kutlu olsun, seni çok seviyorum, her ne kadar öyleymiş gibi davranamasam da :)))

Bu da benden sana hediyeeee :)) Senin için yiyeceğim :))

Dikiş denemeleri 1

Ikea'dan bir heves aldığım kareli kumaşımdan masa örtüsü yapmıştım. Ama kumaş o kadar sert ki,  hiç güzel durmadı. Ben de uzun zamandır aklımda olan bir fikri hazır evdeyken uygulayayım dedim. Bir haftalık iznimi evde değerlendiriyorum da :) Ohhh keyif walla :)

Mutfakta televizyonun altında duran, kendi kendine takılan, mutfakla alakası olmayan kapaksız dolaba eski usül örtüden kapak yapmış oldum. Bence çok hoş oldu :)) Eskiye dönüş moda ya, işte ben de hemen bu akıma kapıldım :) Ha bu arada makinada dikiş dikmeyi de bilmem, deneye deneye öğreniyorum :)

İşte eski hali, bütün tozlara açık...



Veeeee bu da yeni cici halleri.....



21 Haziran 2012 Perşembe

3. Yıldönümümüze dair tarihe notlar

Tam 2 haftadır fabrikadayım. Çimento fabrikası, Ankara Limak. Moralim diplerde. Her gün istifa ediyorum kafamda ama daha gerçeğe dökemedim.

Dün akşam yıldönümü vesilesiyle zar zor 6ya doğru çıktım fabrikadan. Gitmek istediğim kuaförde sıra vardı, yandakine gittim. Çırağın da çırağı başladı saçımı fönlemeye, yapıştıra yapıştıra, elektriklendire elektriklendire. Neyse astım suratımı takip ediyorum, sonuna doğru başka biri aldı o devam etti, yoksa rezil bir şekilde çıkacaktım kıza kıza. Terslik terslik üstüne olmak zorunda ya böyle günlerde zaten…

Gittim eve hazırlandım şık şıkıdım. Kadın olunca her fırsatı değerlendiriyoruz şık olmak adına. Hele ki yıldönümü yemeği, özel…

Kocam geldi, üstünde kotla hadi çıkalım dedi. Bozuldum.
- Kotla mı gideceksin?
- Evet güzel değil mi böyle?
- Sıradan bir gün için güzel olabilir.
- Bence güzel ama senin için değiştireyim

dedi ve zorla kumaş pantolonunu giydi, sabahtan beri kırış kırış olmuş ter kokmuş gömleğinin altına. Gömleğini değiştiremedi, çünkü evde ütülü gömleği yok. Hepsi bir kenarda benim tarafımdan ütülenmeyi bekliyor. Ben fabrikadan eve gecenin 10unda gelince de haliyle ütülenemiyor o gömlekler. Tabi tanesini 1 tlye ütüleyen kuru temizlemeciye de nedense götürülemiyor… 8 tanesi 1 paket sigara parası, eşittir benim 1 haftalık yorgunluğum.

Neyse.  Arabaya binerken ön koltukta benim için alınmış gül buketi vardı kocaman, güzeldi. Arabaya bindik, fonda “Dinle bu şarkı sana dinle, hııımmmm, dıtdıtdırıdırı, aaaaa aaaaa” diyen Mahzun Kırmızıgül’ün sesi :)))))
- Benim için mi bu şarkı?
- Evet  :)
- Mahzun Kırmızıgül mü?
- …
- …
- Bu şarkı senin için (Gülü susuz seni aşksız bırakmam, Zekai Tunca) (Zekai Tunca’yı da hiç sevmem bu arada)
- Hımm, teşekkür ederim…

Böyle dinleye dinleye yemek yiyeceğimiz yere gittik. Wine House, Rabat Sokak.  Mekan çok güzeldi, çalan şarkılar çok güzeldi, gel gelelim benim moral eksi 1000lerde, adapte olamıyorum. Habire ağlayasım geliyor. Migrenim de tuttu mu üstüne bir de!!! Al başına belayı. Midem bulanır bir yandan, gözlerim dolar bir yandan… Rezil ettim geceyi yani bildiğin.

Gözlüğümü yenileyecektim, sana hediye derdi olmasın, gözlüğümü sen al demiştim. Tabi fırsat bulup da bir gözlük bakamadık. Gözlük bakamayınca da benim hediye olayı kalmış tabi.

- Ben sana hediye alamadım. Yani aslında gözlük alacaktım ama o zaten hediye değil, herhangi bir zamanda da alınabilir. Ama bilmiyorum fırsatım olmadı alamadım.
- …

Çok bozuldum ama ağlamamak adına ağzımı açmadım. Açamadım. Ben 2 haftadır fabrikadayım, gece geç çıkıyorum, sabah yemek için ekmek bile alamıyorum eve. Ama bir fırsat yarattım, evliliğimizin 6. ayında kaybettiği alyansını parmak ölçüsünü hatırlamadan sipariş verdim ve bir şekilde aldım. Ve daha önce ellerimle yaptığım bir kalbi de kutuya iliştiriverdim. Yemekten sonra da verdim hediyesini keyfim kaçmış bir şekilde.

Tabi bu arada benim işten ayrılmamla ilgili muhabbet sırasında kurduğu destekleyici sözlerin hakkını yiyemem, beklediğim sözlerin hepsini söyledi, içimi çok rahatlattı. Ama hediye de olaydı iyiydi…

Velhasıl kelam, fabrika, migren, kadının özel günü bermuda şeytan üçlemesinin yarattığı bu nahoş depresif halle birlikte migrenim artık dayanılmaz boyuta ulaşınca, akşamı erken sonlandırdık ve evimize gidip uyuduk…

3. senemizde önemini yitiren yıldönümünün sonraki yıllarında da notlar düşmek üzere…

Bu yazıyı kocam okur mu okumaz mı bilmiyorum, ama okursa umarım kızmaz. Sevmez çünkü böyle paylaşımları. 

Bu yazıyı şu anda okuyorsan eyy sevgili kocam, ben seni yine de çok seviyorum :)))

19 Haziran 2012 Salı

Ayıcıklı kapı süsü

Uzuuuuun bir aradan sonra elimde uzuuuuun bir zaman sürünen, ama çok da keyif aldığım bir çalışmayla işte karşınızdayım :))
Bu çalışmayı çok sevdim, umarım bol bol sipariş gelir de çalışırım :)

Bu aralar işim gereği fabrikalarda sürünüyorum. Çok bunaldım depresyonlardayım... Çok çılgın fikirler oluşuyor kafamda, bakalım hayata geçirebilecek miyim...

12 Haziran 2012 Salı

Uzun zamandır hiç birşey paylasamadim. Çünkü hiç keyfim yok. Aslında ben bir elektronik muhendisiyim ve endüstriyel otomasyon sektöründe çalışıyorum. Yani çimento üreten fabrikalar, alçı üretimi falan filan. Ben bu fabrikaların bilgisayardan kumanda edilmesi için gereken programı yazıyorum. Öyle pis bir is ki, 1 haftadır fabrikadayim ve sinirim tavan yapmış durumda!!! Lanet bir is bı türlü bitmiyor. Gecenin 10larina kadar ve Cumartesi pazar dahil. İsimden nefret ediyorum. Elektronik mühendisliği yazmayı düşünen bir kızınız varsa aman diim ne yapın edin caydirin !!!!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...